SERGİ; Biz
Anı fotoğrafları neden değerlidir? Ya da neden bu türden fotoğraflar çekiyoruz? Sanırım işin sırrı, fotoğrafın gerçeklikle kurduğu ilişkide yatıyor. Fotoğraf imgesinin, diğer plastik sanatların yarattığı imgeler gibi nesneden bağımsız bir varlığı olduğu düşünülebilir mi? O, bir nesne ya da kişinin bir imgesi olmaktan çok onun izidir. Diğer sanatlar imgelemi canlandırıp belleğe yardımcı olurken, gerçek fiziksel var olmayı göstermeye aracılık ediyordu. Fotoğraf ise, üretilme biçimi ile diğer yeniden üretimlerden kesin şekilde ayrılır. O, nesnenin fiziksel bir izidir. Varlığa kanıt oluşturur.
Fotoğraf, süreklilikteki bir kesikliğe işaret eder. Bu nedenledir ki, zaman kavramı bütün fotoğrafların studium’unun ortak bileşkesidir. Yani çekilen her fotoğraf, fotoğrafçının niyetinden bağımsız olarak insanlık ailesi için bir “anı” karakteri taşır. Ve aynı zamanda fotoğrafçının konusuna yaklaşım tarzı, “bu vardı” gönderisinin çok daha güçlü bir biçimde hissedilmesini sağlayabilir.
İnsan gözü söz konusu olduğu zaman görme eylemi subjektif bir karakter taşımasına karşın, fotografik görüşün içeriği objektiftir. İnsan beyninin yarattığı psikolojik filtreleme, fotografik görüşün konusu değildir. Bir objektif, görüş alanına giren şeylerin tümü karşısında tarafsız bir tutum içindedir. Bu nedenledir ki, görme konisi içerisine giren hiçbir şeyin kayıt dışı kalması söz konusu olamaz. Gerçeklik, özneyi gölgede bırakır. Fotoğraflar yoluyla rastlantısallığın büyülü dünyasına çekiliriz. Fotoğraflara bakarız. Fotoğraflarla hatırlar, fotoğraflarla şaşırırız.
Bir yerlerde okumuştum. Yanılmıyorsam şöyle bir şeydi. “Anı fotoğraflarının gelecek nesillere söyleyecek bir şeyleri varsa o da şudur. “Ben buradaydım, yaşadım, gençtim, mutluydum ve bu dünyadaki biri bana, fotoğrafımı çekecek kadar değer verdi.”
Not: “Biz” fotoğraf projesi, fotoğrafçı Ergün Turan ile Süreyya Yılmaz Dernek tarafından gerçekleştirilmektedir.
This post is also available in: İngilizce